Hades = Satürn/Pluton | Dönüşümün Karanlık Yüzü
İçindekiler
ToggleHades, Yunan mitolojisinde Yeraltı Dünyası’nın Tanrısı’dır (Roma mitolojisinde karşılığı Pluto’dur). Hades ismi Yunancada “görünmez” anlamına gelir; bu yönüyle gizli olanı, yer altındakini simgeler. Mitolojide Hades, Zeus ve Poseidon’la birlikte evrenin üç erkek kardeş tanrısından biridir ve dünya paylaşımında yeraltı egemenliği ona verilmiştir. Hades’in görünmezlik miğferi ve ölüler diyarının zenginliklerini simgeleyen Plüton (zenginlik) adı, ona hem korkulan hem de saygı duyulan bir figür rolü verir. Astrolojide modern dönemde keşfedilen Plüton gezegeni (1930’da keşfedildi) Hades’in karşılığı olarak kullanılır ve kolektif enerjiler içinde büyük dönüşüm, ölüm ve yeniden doğuş temasını temsil eder. Ancak burada ele aldığımız Hades = Satürn/Pluton ifadesi, bir yandan Satürn ve Plüton’un birleşik etkisini, diğer yandan da Uranyen astrolojideki Hades noktasını akla getirir. Satürn mitolojik olarak Zeus’un (Kronos) babası olan zaman tanrısı Kronos’tur; Plüton ise Hades’tir. Dolayısıyla Satürn/Plüton birleşimi mitolojik düzlemde, zamanın ve kaderin, yeraltının güçleriyle buluşmasını, başka bir deyişle er ya da geç gizli olanın ortaya çıkıp dönüşmesini sembolize eder.
Uranyen Astrolojide Hades
Hades, somut bir gök cismi değil, hipotetik bir transneptünyen gezegen olarak kullanılır. Alman astrolog Alfred Witte tarafından ortaya atılan bu noktalar arasında Hades de vardır ve yaklaşık 360 yıllık bir yörünge periyoduyla çok yavaş hareket eder. Hades’i “tüm hoş olmayan, değersiz, eski ve derinlere gömülmüş olan şeyler” ile ilişkilendirebiliriz.
Anahtar kelimeleri: çürüme, atıklar, hastalıklar, sefalet, suç, sırlar ve her türlü “pis” iş Hades kapsamındadır. Aynı zamanda Hades, okült konuları, antik bilgeliği ve geçmişten gelen karmaşaları da temsil eder. Olumlu anlamda, çok derin bir arkeolojik kazı gibi, eski ve gömülü olan bilgilerin açığa çıkarılması, kadim bilgeliğin tekrar diriltilmesiyle ilgilidi. Fakat çoğunlukla Hades ismi anıldığında, akla ilk gelen olumsuz çağrışımlar olur: “hayatın en sevimsiz, karanlık yüzü”
Uranyen astrolojide Hades’in haritada bulunduğu nokta, kişinin hayatında öncelikle ne gibi nahoş durumlarla yüzleşeceğini veya hangi alanlarda karmik temizlik yapması gerektiğini gösterebilir. Örneğin Hades’in ASC ile kavuşumu, kişinin hayatına ağır ve acı derslerin (örneğin sağlık sorunları, yoksulluk tecrübeleri) erken yaşta gelebileceğini gösterebilir; MC ile etkileşimi ise meslek veya toplumsal konum yoluyla “kötü” olarak algılanan temalarla (suç, skandal veya skandalı ortaya çıkarma gibi) karşılaşılabileceğine işaret edebilir. Nitekim istatistiksel olarak bazı doktorların ve şifacıların haritalarında Hades’in ufuk noktasıyla güçlü bağlantıları olduğu gözlemlenmiştir; bu, onların meslekleri gereği insanlığın dertleri ve hastalıklarıyla uğraştıklarını yansıtır.
Uranyen astrolojide Hades, aynı zamanda Satürn/Plüton kombinasyonuyla özdeşleştirilen temaları da içinde barındırır. Satürn (zorluklar, kısıtlamalar) ile Plüton (yıkım ve dönüşüm) bir araya geldiğinde ortaya çıkan etki, Uranyen bakış açısıyla “Hadesyen” bir manzara çizer. Zira bu birleşim, gizli yapıların çöküşü, uzun süredir çürümeye yüz tutmuş olan ne varsa tamamen yıkılıp arınması anlamına gelir. Özetle “Hades = Satürn/Pluton” formülü, ister bir orta nokta bağıntısı olarak ister sembolik bir eşleşme olarak ele alınsın, acı verici fakat arındırıcı dönüşümü, mecburi çöküşü ve karanlık yüzleşmeleri anlatır.
Satürn-Plüton Döngüsü ve Gizli Yapıların Çöküşü
Satürn ve Plüton’un astrolojik döngüsü, yaklaşık her 33-38 yılda bir kavuşum yaparak yeni bir dönem başlatır. Bu döngünün tarihsel izdüşümleri incelendiğinde, her Satürn-Plüton kavuşumunun veya sert açısının dünyada büyük çaplı krizlerle çakıştığı görülür. Astroloji araştırmacısı Jessica Davidson, Satürn-Plüton birleşimlerinin “iktidar yapılarını dönüştüren, ekonomik daralmalar, doğal felaketler, salgınlar ve savaşlarla karakterize dönemlere” denk geldiğini belirtir. Örneğin 1914-1915’teki Satürn-Plüton kavuşumu I. Dünya Savaşı’nın patlamasına, 1947-48’deki kavuşum Soğuk Savaş’ın başlamasına, 1982’deki kavuşum ekonomik durgunluk ve toplumsal dönüşümlere, son olarak Ocak 2020’deki kavuşum ise COVID-19 küresel salgınına ve dünya düzeninde köklü değişimlere eşlik etmiştir. Bu dönemlerde yerleşik yapıların yıkılıp yeniden yapılanması ortak temadır. Davidson’a göre Satürn-Plüton etkileşimleri, “uzun süredir varlığını sürdüren yapıların çözülmesi ve dağılması” ile sonuçlanır; adeta bir kaçınılmaz kader duygusu hakim olur ve insanlar kontrol edemedikleri dev güçlerce sınandıklarını hissederler.
Bu kombinasyonun yarattığı atmosfer adeta bir “kâbus senaryosu kataloğu” gibidir: Savaşlar, terör ve aşırılıkların yükselişi, baskıcı rejimler ve kitlesel şiddet; ekonomik buhran, kıtlık ve zorunlu tasarruflar; salgın hastalıklar ve doğal afetler; toplumsal paranoya, komplo teorileri, hak ihlallerinin artması, kısıtlamalar ve korku iklimi Nitekim Satürn-Plüton kavuşumunun “karanlık gölgesi”, insanlığın en zorlu sınavlarından bazılarını beraberinde getirir. Bu iki gezegen birlikte, bir şeylerin kaçınılmaz biçimde sona erdiğini, eskimiş olanın yıkılıp yerine yenisinin gelmesi gerektiğini adeta dayatırlar. Bu nedenle Satürn/Plüton enerjisi, kişisel düzlemde de büyük bitişler ve yeniden doğuşları tetikleyebilir. Haritasında Satürn-Plüton etkileşimi belirgin olan kişiler, hayatlarında çok zorlu deneyimlerden geçip olağanüstü bir dayanıklılık ve yeniden başlama gücü geliştirebilirler. Bu kombinasyon, kişiye adeta “yenilmezlik denemesi” sunar: Yıkılırsın, daha güçlü kalkarsın.
Dönüşümün Karanlık Yüzü
Satürn/Plüton temasında, dönüşüm parlak ve ilham verici bir süreç olmaktan uzaktır. Aksine, bu “karanlık gece” deneyimini içerir. Pluto, yeraltının zenginliklerini ve bilinçdışı güçleri temsil ederken Satürn bunları şekillendiren, bazen de baskılayan sınırları temsil eder. İkisi bir araya geldiğinde, bilinçdışında saklanan karanlık unsurlar (Plütonik gölgeler) Satürn’ün baskısıyla yüzeye çıkar ve mevcut yapıları yerle bir ederek dönüşümü zorlar. Bu süreci yaşayan birey veya toplum, önce bir çürüme ve çöküş deneyimler – bu bir ilişkinin bitişi, bir kariyerin sona ermesi, bir sağlık krizi ya da inanç krizleri şeklinde olabilir. Zira Satürn/Plüton enerjisi, “önce yok et, sonra yapısını değiştirerek yeniden inşa et” prensibine sahiptir.
Bu noktada Hades arketipi devreye girer: Hadesyen dönüşüm, bizi korkutan, iğrendiren veya kaçtığımız ne varsa onunla yüzleşmemizi şart koşar. Örneğin bir toplumda yolsuzluk yıllarca gizli kalmış olabilir ancak Satürn-Plüton döneminde büyük bir skandal patlak vererek tüm “kirli çamaşırlar” ortaya dökülür (Hades’in “çöpleri ortaya saçması” misali) ve kurumlar çöküşe sürüklenir. Benzer şekilde bireysel hayatta da uzun süre bastırılan duygular, travmalar veya sağlıksız ilişkiler bu dönemde çürük bir dişin düşmesi gibi dağılır. Bu sürecin karanlık yüzü, genellikle acı verici oluşudur: kişi kayıplar yaşar, dayanma sınırlarını test eden olaylar silsilesiyle mücadele eder. Ancak dönüşümün ödülü, küllerden yeniden doğabilmektir. Tıpkı volkanik külün toprağı daha verimli yapması gibi, Satürn/Plüton’un yıkımı da uzun vadede daha sağlam bir temel yaratmak içindir. Astrolojide Plüton’un aktardığı temel mesaj “öl ve yeniden doğ”dur; Satürn ile birlikte bu, “acıyla arın ve kalıcı bir biçimde yeniden doğ” şeklinde anlaşılabilir.
Satürn/Plüton Kişisel (Doğum) Haritalarda Etkisi
Doğum haritasında Satürn ile Plüton arasında kavuşum, kare veya karşıt açı gibi güçlü bağlantılar bulunan kişiler çoğunlukla zorlu yaşam dersleriyle tanınırlar. Bu insanların hayatında erken yaşlardan itibaren otoriteyle çatışmalar, ağır sorumluluklar veya kayıp deneyimleri görülebilir. Bununla birlikte, olağanüstü bir dayanıklılık ve irade gücü geliştirebilirler. Böyle kişiler, kriz durumlarında soğukkanlı kalıp uzun soluklu mücadelelere girişebilirler. Örneğin Satürn-Plüton kavuşumlu bir kişi, çocukluğunda ailevi ağır şartlarla karşılaşıp erken olgunlaşmak zorunda kalabilir; ileriki yaşamında da defalarca yıkılıp yeniden başlama tecrübeleri onu “çelik gibi” yapar. Bu kişiler içinde bulundukları kuşak için de bir nevi “acıların öğretmeni” gibidirler; çevrelerine sabır, direnç ve mücadele örneği olurlar. Ancak gölge yanına dikkat etmek gerekir: Satürn/Plüton etkisi altındaki birey, eğer bilinçsiz hareket ederse, kendisini de başkalarını da aşırı zorlayabilir, katı, acımasız veya karamsar bir tutum geliştirebilir. Kendi acısını başkalarına yansıtarak baskıcı veya yıkıcı davranışlar sergileme riski vardır. Bu kombinasyonda önemli olan, dönüşüm enerjisini yapıcı bir yöne kanalize edebilmektir. Örneğin terapi, bilinçaltı çalışmaları, arkeoloji, finansal yeniden yapılanma, rehabilitasyon gibi alanlar Satürn/Plüton’un yapıcı kullanımına örnek olabilir – eskiyi yıkıp yerine yeniyi kurmaya odaklı her çalışma bu ikiliye uygundur.
Sonuç ve Değerlendirme
Hades = Satürn/Pluton: En karanlık çöküşler, en derin dönüşümlerin habercisidir. Gizli yapıların çöküşü ilk bakışta korkutucu olsa da, bu yıkım kaçınılmaz ve gereklidir; çünkü çürümüş temeller yıkılmadan sağlıklı yapılar kurulamaz.
Hem bireysel hayatlarımızda hem de toplumsal düzeyde, Satürn/Plüton döngüleri veya Hadesyen temalar ortaya çıktığında büyük krizler yaşarız. Bu krizler, yüzleşmekten kaçtığımız gerçekleri önümüze serer: Gölgelerimizle, korkularımızla, karanlık arzularımızla yüzleşiriz. Bu süreçte sırlar açığa çıkar, gizli kalmış sorunlar su yüzüne vurur, baskıcı düzenlemeler ve kısıtlamalar bizi sınar.
Astrolojik olarak Satürn/Plüton’un öğrettiği şey, sabır ve dirayetle bu karanlık tünelden geçmektir. Eğer dersleri anlarsak, bu güçlükler bizi tamamen yıkmak yerine daha da güçlendirir. Nitekim Satürn/Plüton, dayanıklılığın ve yeniden doğuşun imtihanıdır.
Her Satürn-Plüton temasında, kolektif veya kişisel düzeyde bir “enkaz kaldırma” operasyonu gerçekleşir: Enkaz kaldırıldıktan sonra ise yepyeni bir düzenin tohumları atılır. Bu nedenle Satürn/Plüton dönemi yaşayanlara astrologların tavsiyesi, direnç geliştirmeleri, içlerindeki karanlıkla çalışmaları, mümkünse psikolojik destek alarak dönüşüme bilinçli katılım göstermeleridir.
Unutulmamalıdır ki, Pluto’nun geçtiği yerde bir daha hiçbir şey eskisi gibi kalmaz. Satürn’ün eşlik ettiği Plütonik dönüşüm ise kalıcı ve kaçınılmazdır. Bu enerjiyi kabul edip sorumluluk alarak hareket edebilirsek, yaşamımızdaki gizli kalmış sorunları kökten çözme ve külleri üzerinde daha güçlü yükselme şansımız olacaktır. Sonuç olarak, Hades/Satürn-Plüton teması, bize “her son yeni bir başlangıçtır” sözünü en sert fakat en öğretici yoldan deneyimletir; karanlığın içindeki ışığı bulmayı öğretir.
Uranyen Astrolog Özlem Kayhan